BAŞLAMADAN ÖNCE
Burak Aksak’ın kaleminden çıkan Leyla ile Mecnun kitabını ele alacağız. Aslında birçoğumuz için yarım kalan bir aşk hikayesinin tamamlanması sayılabilir bu kitap. TRT’de şöyle bir dizi varmış deyip kulaktan kulağa yayılan, yılda bir kez sadece Eurovision için izlenen TRT’yi bize sevdiren bu hikayenin devamına gelin beraber göz atalım.
“Bir yanımız çöl bir yanımız deniz..”
Leyla İle Mecnun – Burak Aksak
Bildiğiniz gibi dizinin ikinci sezonunda oyuncular arasında yaşanan kavgalar ötürü bazı oyuncular ekipten ayrıldı. Bu durum senarist Burak Aksak‘ın alternatif bir hikaye yazmasına neden oldu. Daha sonrasında yayınlandığı kurum tarafından ani bir kararla yayın hayatı sonlandırılan Leyla ile Mecnun onu takip eden herkesin içinde bir ukte olarak kaldı. “Bu olaylar yaşanmasaydı nasıl bir son olurdu?” sorusunun cevabını bu kitap yanıtlar nitelikte.
Kitabın kapağını araladığınız andan itibaren Leyla ile Mecnun‘un jenerik müziği kafanızın içinde dolanıyor. Serüvendeki tek fark televizyondan matbaaya geçiş olarak görünüyor. Hani yürürken yolda eski bir dostla karşılaşırsınız da uzun uzadıya konuşursunuz ya, konuştukça ne kadar özlediğiniz fark edersiniz. İşte bu kitap tam olarak o etkiyi bırakıyor.
“Parmak uçlarıma basarak indim merdivenleri. Tam tuvaletin kapısına geldim ki o çıktı içeriden. Yemyeşil gözlerinin içinde kayboldum resmen. Evin tüm duvarları yıkıldı, koca koca ağaçlar sardı etrafımı, bembeyaz teni bulut oldu, üzerime yağmurlar yağdırdı. Allah’ım hayallerime bile sığdıramayacağım böyle bir güzelliğin yeryüzünde işi ne?”
Leyla İle Mecnun Kitabı Nasıl Okunmalı ?
Kanaatimce bu kitabı az az, yavaş yavaş, sindire sindire sindire okumakta fayda var. 3 sezon boyunca televizyonda takip ettiğim dizinin kitaptaki hali nasıl olur diye çekincelerim vardı. Ancak kitabı okumaya başladıktan sonra kendimi Kireçburnu’nun sokakların dolanırken buldum.
Diziyi bilenler için kitaptaki karakter davranışlarını tahmin etmek pek de zor gelmiyor. Karakterleri zihninizde rahatlıkla canlandırabiliyorsunuz. Hatta onların sesiyle okuyorsunuz. Bazen Şimbilli Erdal, bazen öyle bir insan olmayan performans sanatçısı Yavuz, bazen baba İskender, bazen o geminin gelmesini bekleyen İsmail Abi, bazense çölde aşkından yanan Mecnun oluyorsunuz.
“Seninle dünyanın öbür ucuna gitmek isterdim Leyla, beraber kuzey ışıklarını izleyelim isterdim mesela. Gerçi o büyülü ışıklar bile kıskanırdı senin güzelliğini..”
Ancak bu macerayla ilk kez karşı karşıya gelenler için durum öyle değil. Bu kitapta daha çok replikler halinde bir yazım tercih edilmiş. Diziyi bilenler kimin ne şekilde konuştuğunu kestirebilir. İsmail Abi’nin “iskndrabi” tonlaması kitap da tam anlaşılamayabilir mesela. O yüzden eser için şu çıkarımda bulunabiliriz: Hikayeyle yeni tanışanlar için güzel, 3 sezonluk dizi birikimiyle kitabı eline alanlar için ayrı güzel…
“Leyla içeri girdi. Her sabah güneşin doğuşu sıradan görünse de aslında mucizevidir. Senin içeri girişin de öyle Leyla.. Tüm mucizeler zamanla sıradanlaşır, bir sen aynı kalırsın Leyla… Benim gönlüm çöldü sen o çölü bile deniz kıldın Leyla…”
VELHASIL KELAM…
Leyla ile Mecnun farklı bir mizahla karşımıza gelmişti. Bu absürtlüğe, saçmalıklar silsilesine ne kadar çok ihtiyacımız olduğunun bir kanıtı ona olan sevgi… Dizisi kadar kitabı da çok ilgi gördü. Diziden hikayeye tanıdık olanlar için kitaba adapte olmak çok zor değil. Ancak hikaye bazı noktalarda diziyle birebir benzerlik taşıyor. Leyla ile Mecnun tanışması, Mecnun’un Leyla için yaptıklarını diziden anımsayabiliyorsunuz. Hikaye kurgusu bazı noktalarda hızlı gerçekleşmiş. İçinde birazda zorlama durumlar yer alıyor. Mükemmel bir edebi eser de diyemeyiz. Yine de karakterlerin biz de bıraktığı hissiyat ve Burak Aksak’ın gözlemleriyle yoğrulmuş absürt durumlar sizi eğlendiriyor.
Kısacası her anından keyif alabileceğiniz asla pişmanlık duymayacağınız eser olduğunu rahatlıkla dile getirebiliriz. Sıfırdan bu maceraya ortak olanlar kitabı okuduktan sonra diziye başlama isteği duyabilir. Benim tavsiyem birkaç bölüme göz attıktan sonra kitaba yönelmeleri…
O geminin bir gün gelmesi dileğiyle…
Yazarı Tanıyalım!
Burak Aksak (12 Eylül 1985, İstanbul), Türk senarist, yönetmen ve oyuncu.İlköğrenimini Yedikule’de, orta öğretimini ise Koca Mustafa Paşa Lisesinde tamamlamıştır. Şu an hâlâ Eskişehir Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünde okumaktadır. 2006 yılında kazandığı bursla Plato Film Okuluna girmiştir. Ayrıca Ekol Drama Sanat Okulu’nda “Kamera Önü Oyunculuğu” eğitimi vermektedir. Televizyon hayatına kuzeni Selçuk Aydemir’le beraber senaristliğini yapıp yönettiği TRT’de yayınlanan Ramazan Güzeldir dizisiyle başlayan Burak Aksak, yine TRT’de Onur Ünlü’nün yönettiği Leyla ile Mecnun‘un senaristliğini yapmıştır.
Add Comment