Ana sayfa » Tüm Yazılar » Edebiyat » Geçmişe Yolculuk – Stefan Zweig
Edebiyat Modern Klasikler

Geçmişe Yolculuk – Stefan Zweig

Kitap Öncesi

Geçmişe yolculuk kitabı Stefan Zweig’in birçok kitabını okumuş biri olarak yine beni şaşırtmadı. Yine o muhteşem betimlemeleri, karakter analizleri, duyguların geçişi derken kitabın nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Artık özellikle böyle kısa kitaplar yazdığını düşünüyorum. Sizi içine alıyor ve yoğun bir şekilde hikâyeyi yaşatıyor ve bitiriyor. Kitap 1.dünya savaşında geçmektedir. Yazarımızın savaş karşıtı olduğunu epeyce belli ettiğini düşünüyorum; savaşın insanların hayatlarını nasıl alt üst eden bir durum olduğunu çok iyi hissettirmektedir.

Geçmişe Yolculuk – Stefan ZWEIG

Geçmişe yolculuk, Stefan Zweig’in diğer novellaları gibi kısa olduğu kadar çok iyi kurgulanmış ve okuyanı beraberinde yaşatan sürükleyen bir kitaptır. Kitabımız 1. Dünya savaşı zamanında geçmektedir. Baş karakterimiz Ludwig çok başarılı bir kimya öğrencisidir. Hayatta birçok zorluk ile karşılaşmış ve bunlarla tek başına mücadele etmiştir. Fakirlik içinden geçen hayatından kurtulabilmek için var gücüyle çalışan genç, üniversite zamanlarında zenginlerin çocuklarına yatılı öğretmen olarak gidip özel ders vermektedir. Harçlığı bu şekilde çıkaran Ludwig, zenginlerin hayatındaki görünmez adam oluşu kaldığı evlerde hizmetçilerle bir tutuluşu içinde müthiş bir zenginlere karşı öfkeye dönüşmüştür.

Okulu başarı ile bitirdikten sonra hırsı ve çalışkanlılığı iş hayatından da devam etmektedir. Hocasının tavsiye ile bir şirkete girer ve hızlı bir yükseliş sağlar. En nihayetinde şirketin başındaki profesörün sağ kolu olmaya kadar yükselir. Ve hiç istemese de yaşlı profesöre yardım etmek için yatılı olarak onların evine yerleşmeye kabul eder. Gençken hissettiği o müthiş ezikliği tekrar profesörün evini kapısına geldiğinde şiddetle hisseder. Stefan Zweig’in kitaplarının güzelliği burada çıkmaktadır. Karakterlerin iç dünyasını öyle çok hissetmenizi sağlar ki yaşayan sanki bizlerizdir.

Yatılı olarak geldiği bu evde yaşlı profesörün eşiyle çok iyi anlaşırlar. Uzun sohbetler beraber çıkılan gezintiler… Ludwig yaşadığı bu şeyler aşk olduğunu çok sonra fark etmiştir. Üstelik karşılıklı olan bir aşktır. Tam bir birlerine açılmış iken profesörden Ludwig’in reddedemeyeceği bir teklif gelir yıllardır çalıştıkları araştırma için çok güvenilir bir insanı Meksika’ya göndermeleri gerekir. Kabul eder ve sevenlerimiz tam yeni kavuşmuşken ayrılırlar.

I.Dünya Savaşı

Ludwig iki sene gibi kısa bir süre için Almanya’dan ayrıldığını düşünüp teselli bulmaktadır. Sık sık mektuplaşmalar devam etmekte yoğun yaşadığı aşkı ve özlemi mektupları her gün okuyarak ve ayrıntılı olarak cevap vererek gidermeye çalışmaktadır. Almanya’da savaş başladığında Ludwig geri dönüşün imkânsız olduğunu anlar şirketi üzerine alır ve orada kalmaya devam eder. Uzun süre sonra yalnız kalmaktan ve ne şekilde ölmekten korkar ve evlenir. Çocukları olur. Artık daha az hatırlar olur eskide yaşadıklarını.

Savaşın bittiği haberi 9 yıl sonra gelir. Ve ansızın Ludwig’de eski sevdiğinden haber alma isteği duyar. Hâlbuki hiç bir şey eskisi gibi değildir. Kavuşmak imkânsızdır. Tekrar görüşmek için can atar. İş gereği tekrar Almanya’ya gitmesi gerekince bu duygusunu batıramaz.

Geçmişe yolculuk

Almanya

Almanya’ya vardığında eski kaldığı eve gider. Her şeyin eskisi gibi olduğunu görür. Ama kendisi eski “O” değildir. Sevdiği kadını görür, evi görür. Ama yaşadıklarının yıllardır hayalini kurduğu kavuşmayla alakası yoktur. Profesör savaşın başlarında vefat etmiştir. Aile de çeşitli zorluklardan geçmiştir. Sevdiceği artık biraz daha yaşlanmıştır. Giderken aldığı birlikte olma sözünü hatırlatınca kadın tedirgin olur ama hayır diyemez.

Geçmişe yolculuk

Küçük bir tren yolculuğuna çıkarlar. Kitap kurgusu tersten başlamaktadır. Kitabı ilk okumaya başladığımda birbirine birçok zorluktan sonra kavuşmuş iki sevgiliden bahsettiğini zannetmiştir. Halbuki kitabın sonuna geldiğinizde her ne kadar zamanında birbirine deliler gibi âşık bir çiftseler de şuan aralarına girmiş zamandan dolayı çok farklı olan iki insan olduğunu anlıyorsunuz. Ludwig her ne kadar bu durumu uzun süre inkâr etse de, kitabın sonunda artık bunu kabul etmektedir. Stefan Zweig bu kitabından savaşın insanların hayatlarından neler çaldığını çok güzel gözler önüne sermektedir.

”Her şey eskisi gibi, sadece biz değiliz, biz değiliz!”

 

Kimler Okumalı?

Stefan Zweig kitaplarının belirli bir yaş aralığı olacağını düşünmüyorum. Açık ve yalın dili ile  akıcı bir anlatımı bulunmaktadır. Verdiği mesajlar fikirler ile de herkese tavsiye edebilmenizi sağlar.

Yazarı Tanıyalım!

Stefan Zweig (28 Kasım 1881, Viyana – 22 Şubat 1942; PetrópolisRio de Janeiro), Avusturyalı romancı, oyun yazarı, gazeteci ve biyografi yazarı.

Roman, öykü, tiyatro, deneme, şiir, seyahat, anı türlerinde yirmiden fazla eser vermiştir. Biyografi ustası olarak tanınır.[1]1920’li ve 1930’lu yıllarda Alman dilinin en çok okunan yazarları arasında olan Zweig’in kitapları milyonlarca baskıya ulaşmış ve elliyi aşkın dile tercüme edilmiştir. 1933’te eserleri Naziler tarafından yakıldı. Bu olaydan sonra ülkesini terk eden Zweig, 1941’de Brezilya‘ya yerleştikten sonra 22 Şubat 1942‘de karısı Lotte Altmann ile birlikte intihar etmiştir.

 

 -Yazarın Tüm Yazıları-