Ana sayfa » Tüm Yazılar » Polisiye » Bab-ı Esrar – Ahmet Ümit
Polisiye

Bab-ı Esrar – Ahmet Ümit

ahmet ümit

Bab-ı Esrar Başlıyor

Kendi bab-ı esrar ının farkında olmadan peşine düşen Karen Kimya Greenwood, Türk bir baba ve İngiliz bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Londra’da çalıştığı sigorta şirketinin sahibi, Konya’da müşterilerinden birine ait olan Yakut Otel’inin yangınını soruşturması için Karen’i Türkiye’ye göndermişti. Çünkü Türklerle olan geçmişi sayesinde hem dillerini biliyor hem de orayı iyi tanıdığını düşünüyordu. Uçak yolculuğu esnasında sürekli, bu görevi neden kabul ettiğini, kendisine sormakla geçiriyordu. Konya’ya daha önce çok küçükken babasıyla birlikte gelmişti.

Babası, annesiyle onu terk edip gittikten sonra bir daha asla bu şehre adım atmamıştı. Bu soruşturma şirketi için çok önemliydi. Hem Karen’ın terfisi için hem de yaşam standartını yükseltecek kadar önemli bir sonucu vardı bu görevin. Ama uçakta kendisini tedirgin hissediyordu. Londra’da olan erkek arkadaşı Nigel ile iyi bir ilişkisinin olduğunu düşünüyordu aslında ama son kavgalarından sonra aslında her şeyin gördüğü gibi olmadığı hissine kapılmıştı. Bu görevin sıkıntısının üstüne birde iki aylık hamile oluşu daha da gerilmesine neden oluyordu. Bu düşünceler ile başını cama doğru çevirip Konya’yı seyre daldı.

Uçak havaalanına indiğinde, onu karşılamaya gelen olmadığı için çok sinirlenmişti. Valizini ve bilgisayar çantasını alarak çıkışa doğru yürümeye başlamıştı ki,“ Miss Karen… Miss Karen… “ diye seslenen bir adam onun önünü kesti. Bir yandan bozuk İngilizcesi ile özür diliyor ve telaş ile ona yaklaşmaya çalışıyordu. Kendisini, Mennan Fidan olarak tanıtmıştı. Karen ise onu dinlemek yerine kendisinin Türkçe bildiğini söyleyerek bir an önce otele gitme istediğini dillendirdi. Hayatında çok önemli bir yer edecek olan bu adamı henüz tanımayarak…

Bab-ı Esrar ın Hayat Buluşu

Yola çıktıklarında, dümdüz bir kentin içinde geniş caddelerde ilerlediklerine şahit olan Karen, şaşırmıştı. Sanki babası ile yıllar önce geldiği Konya daha farklıydı, daha tarih kokan bir yerdi. Ama şimdi… Bu durum Karen’ ı biraz hüzünlendirmişti. Biraz sakinleşince, Mennan Beye yıllar önce geldiği yeri tarif etmeye başladı. Karen dalgın bir şekilde dışarıyı dikkat ile incelemeye başladı. Şimdi bir parkın yanından geçiyorlardı, içinde küçük bir cami vardı, âmâ buralar hiç tanıdık gelmemişti ona. Tam caminin alınlığındaki yazıyı okumaya çalışırken, Mennan Bey aniden frene basıp, kızgınlıkla söylenmeye başladı. Arabanın tekeri patlamıştı. İşte asıl olay burada başlıyordu. Çünkü o camii ‘Şemsi Tebriz-i Camii’ydi.

Mennan Bey arabanın lastiğini değiştirirken, Karen sıkılıp küçük caminin bahçesinde bulunan çeşmeye doğru ilerleyip biraz serinlemek için yüzünü yıkama düşüncesi ile arabadan yanından ayrılma niyetine engel olamadı. Birdenbire karşısında çıkan, siyahlar giyinmiş bir adam; ince uzun boylu saçı sakalı birbirine karışmış öylece sessizce durduğunu görünce şaşırmıştı. Karen’e korkmamasını, kötülük için gelmediğini söyleyip, ”senin olanı sana getirdim “diyerek avucunun içine, kahverengi bir yüzük bırakmıştı. Yüzüğe bakıp, başını kaldırıp ona birkaç soru soracaktı ki; adamın karşısında olmadığını fark etti. Ve yüzük kanamaya başlamıştı. Bu nasıl olurdu, şaşkınlığı daha da artmış olarak, Mennan beyin yanına döndü. Mennan Bey’e söyledi ama o hiç oralı olmadı. Karen ise bu yaşadığı olayı anlamlandırabilmek için tekrar etrafına göz gezdirmeye başladı fakat tek görebildiği şey gecenin karanlığında parıldayarak camii duvarında yazan ‘Şems-i Tebrizi Camii ve Türbesi’ yazısıydı. Bu olay sadece başlangıçtı…

Bab-ı Esrar’ın Sırrı Çözülüyor

Karen, Türkiye’ye sigorta şirketi için soruşturma yapmak için geldiği Konya’ da, karşılaştığı gizemli olaylar ile ilgili bir yandan, Mennan Beyi, bir yandan Yakut Otel sahibi Ziya beyi suçlamaya başlamıştı. İşi gereği ne Mennan Beye nede Ziya Beye de güvenmiyordu. İnsanların, para söz konusu olduğunda şeytanın bile aklına gelmeyen yollara başvurduğunu tecrübelerinden öğrenmişti. Tüm bu uğraşlarının arasında babasını düşünmeden edemiyordu. Ona hala çok kızgındı. Bu olayların sebebinin o olabileceği aklından bile geçmiyordu… Karen tüm bu karmaşaların içinde sürekli ona görünen siyahlar içinde ki adamın sırrını ve kim olduğunu bulabilecek miydi? Siyahlar içinde ki adamın kendisine verdiği kanayan yüzük aslında neydi? Okurken heyecanlanacağınız bir gizemler örgüsü.

 

Yazarı Tanıyalım !

Bab-ı Esrar

Ahmet Ümit (d. 12 Temmuz 1960, Gaziantep), Türk şair ve yazar.

Daha çok polisiye roman türünde eser veren bir yazardır.

        ..Yazarın Tüm Yazıları..

About the author

Şükran Kafalı

Add Comment

Click here to post a comment