Ana sayfa » Tüm Yazılar » Edebiyat » Toprak Ana – Cengiz AYTMATOV
Dünya Edebiyatı Edebiyat

Toprak Ana – Cengiz AYTMATOV

Toprak Ana, Cengiz Aytmatov’un 1963 yılında kaleme aldığı bir romandır. Aytmatov hepimizin bildiği okullarda sıklıkla okutulan bir yazar olmasına rağmen, benim okuduğum ilk romanıdır. Samimi, duru ve insanını sürükleyen kalemine kapılmamak elde değil. Roman epey kısa (136 sayfa) olmasına rağmen, verilmek isteneni okuyucuya çok iyi ilettiğini düşünüyorum. Nitekim ben kitabı bitirdikten sonra dahi,  etkisinden çıkmam epey zaman aldı.

Toprak Ana, 2.Dünya Savaşı yıllarında Alman-Rus savaşına dahil olmuş bir Kırgız köyündeki insanları ele alıyor. Savaşı hiç istememiş, nedenini, niyesini bilmeyen insanların savaşa bir bir sürüklendiği, kazananın olmadığı fakat kaybedilenin bol olduğu bir savaş düşünelim. Kitap, baş karakterimiz Tolgonay ile Toprak Ana’nın dertleşmesi ile başlayıp Tolgonay ‘ın hayatını geri sararak, bizlerin de gözlerimizin önünden, tabiri caizse, film şeridi gibi geçirmektedir. Tolgonay’ın kelime anlamı “tarla kuşu” demektir. Baş karakterimizin de ömrü hep toprakla iç içe; çalışarak, üreterek ve çabalayarak geçer ve yine en son bir başına toprakla kalır. Şehirde yaşayan topraktan uzak kalmış bir nesil olarak anlamakta zorluk çektiğimiz bir bağ var köydeki insanlar ile toprak arasında. Toprak Ana’da, savaş zamanı insanların ailelerindeki kayıplara üzüldüğü gibi onu biçen, işleyen oğullarını kaybettiği için yas tutuğunu ve o yıllarda kuraklık olduğu bahsediliyor. Toprak köyü  besliyor, yaşama tutunmalarını ve her baharda tekrar tekrar yeşererek umudu onlara aşılıyor. Neden “Toprak Ana dediklerini ve neden kitabın baş karakterinin toprakla dertleştiğini çok daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Ressam Sami Samioğlu eseri
Ressam Sami Samioğlu eseri

Tolgonay’ın hikayesi Suvankul ile tanışıp birbirlerini sevip, birlikte çalışıp güzel bir yuva kurmalarıyla başlar. Karakterler, birbiri ardına üç oğlan çocuğuna sahip olurlar. Suvankul, çok çalışkan toprağı seven ve sürekli üreten biridir. Oğullarından en büyüğü onun gibi çiftçi olurken diğeri öğretmen olabilmek için aileden hep uzak kalmış ve eğitim görmüştür. Son numara ise eve zor giren, toplumu için çalışan bir gençtir. Mutlu bir aileleri, güzel bir köyleri vardır. En büyük oğlunun evlenmesi ile aile daha da genişler.

Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.

 

Ressam Sami Samioğlu eseri
Ressam Sami Samioğlu eseri

Her şey  güzel giderken, 2.dünya savaşı çıkar. Köyden gençlerin teker teker cepheye çağrılması ile köy, üstüne bir sis çökmüşe döner. Oğlanlar azaldıkça tarlada bütün işler kadınların üzerine kalır. Bir yandan kayıplarına üzülürken, bir yandan da orduyu beslemeleri için iki kat daha fazla çalışmaları gerekmektedir. Eserde, köyde kalanların hem acılarına hemde yaşam mücadelesine tanıklık ediyoruz. Kitabı okurken sıklıkla gözleriniz dolacaktır.

İyilik, yola düşen, yoldan toplanan bir şey değildir. Tesadüfen ele geçen bir şey değildir. İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir.

Savaş..

Aytmatov, savaşı anlattığı romanında savaşın kendisinden bahsetmeyerek geride kalanların hayatlarını anlatarak savaşın yine nasıl berbat bir şey olduğunu bize kanıtlıyor. Geride kalanların umutları, yarım kalmışlıkları, mutluluklarının nasıl ellerinden alındıklarını okudukça, savaşın her dönemde kazananı olamayacak bir durum olduğunu çok iyi anlıyorsunuz. Tolgonay’da savaşta kocasını ve üç oğlunu – yani ailesindeki herkesi- kaybetmiş, kızı gibi sevdiği ve çokta acıdığı talihsiz gelini Aliman ile tek başına kalmıştır. Hayata tutunmak için köyündeki insanların yaşam mücadelesine dört elle sarılmıştır.

Romanda savaş esnasında toprağında kayıplarına üzüldüğünü, hasat veremediği ve kıtlıkların yaşandığı dönemde varı yoğunu orduya gönderen halkın elinde avucunda yiyecek bir şeyi kalmayınca, en azından küçükte bir arsada kendileri için buğday ekmeği talep eden Tolgonay’a bunu yapmasının yasak olduğu söylenir. Aytmatov’un, çok ufak gibi gözüken bu hadise ile aslında Stalin yönetimi karşıtı olduğu hissediliyor. Kısa bir araştırma sonrası ise Cengiz Aytmatov’un babasının Stalin karşıtı olduğu için çok genç yaşta, 137 kişiyle birlikte öldürüldüğü ve mezarının dahi bulunmadığını öğrendim.

Babam Törekul Aytmatov,
Bilmiyorum mezarın nerededir,
Bunu sana sunuyorum.
Anam Nahima Aytmatova,
Biz dört kardeşi sen yetiştirdin,
Bunu sana sunuyorum.

Okumayan herkese Toprak Ana kitabını okumasını ve Cengiz Aytmatov  ile tanışmalarını şiddetle tavsiye ederim.

Yazarı Tanıyalım !

 

Cengiz Aytmatov (Kırgızca: Чыңгыз Айтматов (Çıňğız Aytmatov), Rusça: Чингиз Торекулович Айтматов (Çıngız Torekuloviç Aytmatov)) (d. 12 Aralık 1928, SSCB – ö. 10 Haziran 2008, Almanya), Sovyet Kırgız edebiyatçı, gazeteci, çevirmen, diplomat ve siyasetçi. Türk dünyasının ünlü yazarlarındandır. Dünya edebiyatında tartışılmaz bir yere sahip kitaplarıyla Türk kültür zenginliğini bütün dünyaya tanıtmıştır.

 

…Yazarın Tüm Yazıları…