Ana sayfa » Tüm Yazılar » Modern Klasikler » Bir Çöküşün Öyküsü – Stefan Zweig
Modern Klasikler

Bir Çöküşün Öyküsü – Stefan Zweig

Bir çöküşün hikayesi

Kitap Öncesi

 Stefan Zweig, Bir Çöküşün Öyküsü kitabında işlediği konu diğer 16 kitabından yine çok farklı. Her kitabından farklı konuları işlemesi ve psikolojiye ilgi duyması sonucunda kitaplarında çok farklı insan tiplemeleri bulmamızı sağlıyor. Ben bu kitabı okurken aklıma nedense birden ünlenen insanlar geldi.Sosyal medya sayesinde hızlı bir şekilde tanınmak artık günümüzün olağan durumları arasında yerini alıyor.Bir-Çöküşün-Hikayesi Yaşları çok genç insanların bu denli büyük kitlelere ulaşması birçok farklı durumu akıllara getiriyor. Bazen bu kişiler için “ne zaman çıkacaklar şu insanlar hayatımızdan” tarzı söylemler duymak çok sıradan. Peki sizde hiç bu insanlar bu kadar tanındıktan sonra bir sabah komple hayatımızdan çıktıklarında bu insanların neler yaşayacağını tahmin etmeye çalıştınız mı? işte bu kitap tam bu noktaya parmak basıyor. Popüler bir hayat süren para, aşk, şatafat içinden birden gitmek zorunda kalan bir Madame’ın hikayesi. Bu kitabı okuyunca benim aklıma sosyal medya üzerinden ünlenen kişilerin bu ünü kaybetmeleri sonucu neler yaşayabileceği geldi ama hayatın birçok alanında iyi yaşama alışmış kişilerin o konumlarını bırakmak zorunda kalmaları çok trajik sonuçlar çıkarmakta. İşte bu kitap sizlere bu durumun empatisini yapma fırsatı veriyor.

Bir Çöküşün Hikayesi – Stefan Zweig

 Bir çöküşün hikayesi kitabı ana karakteri Madame de Prie’nin sevgilisi Bourbon Dükü’ne Kral tarafından devlet işlerinden el çektirilmesi ile başlıyor. Daha sonra anlıyoruz ki Madame de Prie lüks ve şatafatlı Paris gecelerini alt üst eden zenginlik şan şöhret içinde biridir.bir-çöküşün-hikayesiSevgilisi Dük olmasından ötürü devlet içerinde hatırı sayılır bir yere sahip olmaktadır. Alışmış olduğu partiler, cemiyet hayatı, bolca dedikodu arasında yaşayan biridir. Bir gün ansızın sevgilisi Kral tarafından görevden el çektirilince bir sabah yürüyüşü sonrası görevliler tarafından adına mektup getirilir.Mektubu açar ve resmi bir yazı ile kraliyet emrine göre derhal sarayı boşatması ve kendisine ait olan Normandiya’daki Courbepine malikanesine gitmesi istenir. Olanlar olmuştur ve artık gözden düşmüştür. Başlarda bunu kimseye çaktırmadan majesteleri sağlığım için endişelenmiş bu sıcaktan kavrulan şehirden ayrılıp şatoma çekilmemi istemişler diye yansıtır. Kendisinin şoku atlatması kolay olmaz. Parisi aniden terk edip malikanesine dönüp insanlarda bir merak unsuru yaratmak ister. Kaçınılmaz olarak kendi malikanesine gider. Gider ama Paris’teki o hayatın özlemi her tarafını sarmaya başlamıştır.  

Normandiya’da Bir Çöküşün Hikayesi

 Madame Prie malikanesine yerleşir ama hareketli Paris yaşantısından sonra depresif bir ruh haline girmiştir ve duvarlar üzerine üzerine gelmektedir. Sadece lükse olan özlem değildir onu bu hale sokan. bir-çöküşün-hikayesiHep el üstünden tutulmuş etrafındaki kalabalıklar hep ona ulaşmak için birbirleri ile yarışmıştır ama şu an tamamen yalnızdır. Bir şeyler yapıp bu yalnızlığı giderme ihtiyacı hisseder. Saraydan bir aşığından ona saraydan haber getirmesini ister zaman zaman gelen mesajlarda onun hakkında hiçbir haber yoktur. Uzun bir zaman sonra Kral’ın onun hakkında müsrifliği ve çok savurgan olması halkı kızdırdığı o yüzden onu Paris’e geri döndürmesi gibi bir düşüncesi olmadığı yönünde bir haber gelir.Umutları iyice tükenir ve kendi kendine neden bu duruma düştüğünü çok mu günah işlediğini düşünür. Papazı çağırtır. Papaz yanında yeğeni olarak tanıttığı ve eğitimi üstlendiğini söylediği çocukla gelir. Çocuk köy ortamında büyümüş utangaç bir çocuktur ve ne zaman Madame Prie ile konuşsa kekeler yüzüne bakamaz. Bu durum onu memnun eder kafasını dağıtmak için bir fırsat olduğu düşünür. Onu yanına aldırır ve Paris’e gönderme vadinde bulunur. Tekrar beğenilmek el üstünde tutulmak iyi gelir ama bu da uzun sürmez. Köylü çocuk kendine güveni gelir ve ego sahibi olur. Madame Prie oldum olası hevesi çabuk kaçan birdir ve kavga gürültü biter bu çocukla arasındaki bu durum.

Kendinden Vazgeçiş Başlar

Artık içten içe intihar söylemleri başlar kendini daha yaşlı sevimsiz olarak görmesi ve eski hayatına duyduğu özlem gittikçe artar. Davetler düzenlemeyi düşünür. Kimisi maskeli balo, kimisi dans kimisi av olan bu davetlerde gittikçe düzeyi yükseltir. Ve son partisinde artık insanlara intihar edeceğini söyler.İnsanlar onun bu söylemlerini şaka sanmaktadırlar. Bu durum onu daha mutlu eder ve kendi intihar gününü yanında geçmekte olduğu bir masada atılan sonra kart numarasını ki o siyah yedilidir oda 7 ekimi ölüm günü olarak belirler. Öldükten sonra Paris’te bunun yankısının süreceğini, insanların çok şaşıracağını düşünmektedir. 7 Ekim günü gelir çatar ve aklına koyduğu gibi intihar eder Madame Prie. Bu haber kraliyete ulaşır ve o sırada sarayda sihirbazlık gösterisi vardır. Sihirbaz şovunu yaparken bu haber gelir ve insanlar birkaç söylenmeden sonra sihirbazın başka bir şovuna dikkatlerini vermeleri ile Madame Prie’nin ölüm haberi çok hızlı bir şekilde ortadan kalkmıştır. Bir Çöküşün Hikayesi kitabı gerçekten bir çöküş ve hayal kırıklığı ile biter. Ve biz bir kere daha anlarız ki insanın bir makam mevkiden düşmesi gerçekten her insanın psikolojik olarak atlatabileceği bir şey değildir.

Kimler Okumalı?

 Stefan Zweig kitaplarını seven kişiler bu kitabını da beğeneceklerdir. Kitap kısa olsa da süper akıcı değil. Kitap tabi ki bir Satranç kitabının size sundukları sunmuyor ve çok farklı bir konuyu ele alıyor.  Stefan Zweig severler bu kitabı okumalı diyebilirim.

Yazarı Tanıyalım!

 Bir-Çöküşün-HikayesiStefan Zweig (28 Kasım 1881, Viyana – 22 Şubat 1942; Petrópolis, Rio de Janeiro), Avusturyalı romancı, oyun yazarı, gazeteci ve biyografi yazarı.Roman, öykü, tiyatro, deneme, şiir, seyahat, anı türlerinde yirmiden fazla eser vermiştir. Biyografi ustası olarak tanınır. 1920’li ve 1930’lu yıllarda Alman dilinin en çok okunan yazarları arasında olan Zweig’in kitapları milyonlarca baskıya ulaşmış ve elliyi aşkın dile tercüme edilmiştir. 1933’te eserleri Naziler tarafından yakıldı. Bu olaydan sonra ülkesini terk eden Zweig, 1941’de Brezilya’ya yerleştikten sonra 22 Şubat 1942’de karısı Lotte Altmann ile birlikte intihar etmiştir.   

 …Yazarın Tüm Yazıları…

About the author

Fatih Yedikardeş

Add Comment

Click here to post a comment