Ana sayfa » Tüm Yazılar » Modern Klasikler » Seksen Günde Dünya Gezisi
Modern Klasikler

Seksen Günde Dünya Gezisi

-Kitap Öncesi-

Jules Verne tarafından yazılan Seksen Günde Dünya Gezisi  kitabı ya da eski adı ile Seksen Günde Devri Alem bir hafta sonu kitaplığı düzenlerken elime geçti. Jules Verne, çocukluğumda adını sık duyduğum bir yazar değildi sadece bana ifade ettiği şey çok daha derin.

Öğretmenlerimiz tarafından okunması gereken kitaplar listesi içinde yerini kaybetmeyen Seksen Günde Dünya Gezisi kitabı, benim için kısıtlı eğlence zamanımı bir kenara atmam demekti. Bilhassa bu kitap bir kaç sene karşıma ısrarla çıkmasına rağmen bu kitabı inat edip okumama kararı almıştım. Yıllar sonra bu kitapla bir rafta karşılaşmak beni duygusal bir ruh hali ile geriye dönük bir zaman tüneline sokmuş oldu.

Üniversite hazırlık zamanında kitap okuma sevdasına kapıldığımı düşünürsek aslında geriye dönük birçok  çocuk kitabı diye nitelendirilebilecek kitabı okumadığımı farkettim. Bir karar ile bu kitabı yıllar sonra okuma kararı aldım, bu geçmişe dönük hesaplaşma bu yazı ile son bulacak ve Jules Verne mezarında rahat uyumuş olacak.

 

Seksen Günde Dünya Gezisi

Jules Verne Seksen Günde Dünya Gezisi kitabı içerisinde çok karakter kullanmamayı tercih etmiş, bu nedenle okuması kolay ve akılda kalıcı bir kitap olmuş diyebilirim. Ana karakterlere bakacak olursak Phileas Fogg çok konuşkan olmayan ama seksen günde dünyayı gezen adamın ta kendisi. Karakterimiz evli değil çok dostu olduğuda söylenemez, çok konuşmaz konuştuğu zamanda taşı gediğine koyar ve Londra’da yaşıyor. Bu size hangi karakteri hatırlattı ?  Sherlock Holmes ?

Kesinlikle kağıt üzerindeki bir benzerlik bu kitabın Sherlock Holmes kitapları ile yakında uzaktan bir alakası yok.  Phileas Fogg, çok düzenli sakin yaşantısı olan bir karakter. Londra içindeki kulüpte kemikleşmiş bir tayfa ile zaman geçiren aslında orada da süper aktif olmasada sık sık orada  gazete okuyarak zamanını geçiren biri. Kitabın başında evindeki yaveri James Forster’i bir olaydan sonra işten çıkarması olayı bize ikinci ana karakterimizi yani Jean’i tam adı ile Paspartu Jean’i tanımamızı sağlar.  Bu yavere yazının devamında sadece Paspartu diye hitap edeceğim.

Aslında çok küçük Phileas Fogg’un sık sık gittiği Londra içindeki reform kulübünden bahsetmem gerek. Genelde elit ve halkın üst kesiminden insanların olduğu bir kulüp burası ve bu dünya gezisi olayıda bu kulüp içerisinde gelişen bir hadise. Bu dünya gezisinden önce Londra içerisinde bir banka soyulur ve elli beş bin sterlin çalınır.

Phileas Fogg evdeki yaver sorunu çözdükten sonra kulübe geçer. Masa oyunları devam ederken hırsızlık üzerine konuşmaya başlarlar. Hırsız parayı çalıp nereye gidebileceklerini konuşurken Fogg, artık dünyanın küçüldüğünü kısa süre içinde bir yerden başka bir yerlere gidilebileceğini savunur. Daha sonra bu tartışma karşılıklı uzar ve Phileas Fogg seksen günde dünya gezisini bitirebileceği iddasını ortaya atar. Bir müddet yaparsın yapamazsın atışmalarından sonra iş iddaya biner. Phileas Fogg, dört bin ingiliz sterlini iddaya girer ve iddasını yineler “Seksen günde dünya gezisini tamamlayacağını söyler” ve kulüpten çıkar böylece maceralar başlamış olur.

 

SEKSEN GÜNDE DÜNYA TURU BAŞLIYOR

Yaveri Paspartu eşyaları hazırlar biletleri alır ve yola koyulurlar. Büyük serüvenler atlatırlar yolda başlarına gelecek bir çok talihsiz olay yaşarlar. Cani bir kıyımdan bir kızı mı kurtarmazlar, peşlerine dedektif mi düşmez, göz altına alınmak istenirler olabilecek tüm talihsizlikler başlarına gelir. Bu maceraların detayına girmeyeceğim okumak isteyen okurların okuma zevklerini zedelememek için ama şuna değinmek istiyorum. Bay Fogg,  çıktığı bu dünya gezisinin basına yansıması üzerine insanlarda ve poliste banka soygununu Phileas Fogg tarafından mı yapıldığını sorgulamalarına neden olur.

 

Nereden çıkmıştı bu ani dünya gezisi ?  Hırsız Phileas Fogg muydu ? Bu dünya gezisi sırasında ciddi paralar harcayan Fogg, şüpheleri üzerine çeker ama hiç durmadan yoluna devam eder. Bir çok olaydan sonra bu gezi tamamlanır İngiltere’ye varırlar ama gözaltı kararı çıktı için direkt içeriye alırlar gezginleri. Aslında gözaltına alınmasalar Phileas Fogg’un hesapları tam tutacakken artık kendilerini göz altında bulurlar.

Şimdi bu noktadan itibaren iki seçeneğim var ya kitabın nasıl bittiğini tam olarak yazmak ya da merak unsuru oluşturup yazıyı burada bitirmek ? tabiki ikinci seçeneği seçip eğer sizinde bu kitapla yakından uzaktan bir münasebetiniz varsa ya da vardı ise sizinde benim gibi geçmiş yad edeceğiniz bir an oluşturmak adına yazıyı bu noktada bitirmek istiyorum. Belki bu yazı ile geçmişte elimize geçen ama bir şekilde atladığımız kitaplara dönüp tekrar okumamıza teşvik etmesi niyeti ile noktalıyorum.

 

Yazarı Tanıyalım!!

 

Jules Gabriel Verne ( 8 Şubat 1828 – 24 Mart 1905), Fransız yazar ve gezgin.

Verne, Hugo Gernsback ve H. G. Wells ile genellikle “Bilim kurgunun babası” olarak adlandırılır. Eserlerinde ayrıntılarıyla tarif ettiği buluşlar ve makinaların o sıralarda gelişmekte olan Avrupa sanayisi ve teknolojisine ilham kaynağı olduğu düşünülür. Özellikle uzay, hava taşıtları, denizaltılar hakkında yazmıştır.

Daha çok Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870), Dünyanın Merkezine Yolculuk (1864) ve Seksen Günde Devr-i Âlem (1873) romanlarıyla tanınır. UNESCO’nun çeviri kitap veritabanına göre dünyada en çok çevrilen ikinci bireysel yazardır.

 

Yazarın Tüm Yazılar