Ana sayfa » Tüm Yazılar » Roman » Fink – Murat Menteş
Roman

Fink – Murat Menteş

Fink – Kitap Öncesi;

Bu yazımda sizlerle Murat Menteş’in yeni kitabı Fink hakkında yazıp çizeceğiz. Fink, Murat Menteş’in en güncel kitabı. Ben kendimi sıkı bir Menteş okuru olarak tanımlayabilirim. Lise yıllarımda çok kitap okuyan biri değildim, ona rağmen o dönemde etrafımdaki herkesin Menteş’in “Dublörün Dilemması” kitabını okuduğuna şahit oluyordum. Bunun üzerine kitabı merak edip satın alıp okumaya başladım. Roman okudukça beni içine alıyordu ve çok kısa süre içinde kitabı bitirmiştim.

Daha sonra kısa bir yazar araştırması sonrası sırasıyla; Korkma Ben Varım, Ruhi Mücerret, Antika Titanik ve Fink kitaplarını okudum.

Murat Menteş’in yazdığı kitaplardan sadece Derde Deva Randevu ve Derde Deva Randevu 2 kitaplarını okumadım ama telaşa mahal yok, okuma listeme alındılar. Kısa süre içinde o kitapları alıp okuyup, okumayan kalmasın üzerinden kritiklerini yapacağız.

Sizleri fazla tutmadan Fink kitabına giriş yapalım.

Fink – Murat Menteş

Fink Kitabı’nın yazılması aslında çok benzersiz bir şekilde tam bir Menteş kitabında olacak bir tesadüf ve kaderin cilvesi durumu ile ortaya çıkıyor. Murat Menteş, Antika Titanik için Kadıköy’de bir yayınevinde düzenlenen imza gününde imza vermek için okurlarıyla buluşurken imza almak için orada bulunan Göksenin Yıldırım ile istemeden tanışması ile başlıyor.

Daha sonra bu tanışıklık bir arkadaşlığa, oradan da Göksenin Yıldırım’ın (Göko) başından geçen şeylerin akıl almazlığının Menteş tarafından analiz edilmesi ve farklı bir anlatım tekniği ile Fink olarak karşımıza çıkıyor.

Kitap baştan sona seci sanatı ile yazılmış. Bilmeyenler için, seci sanatı; diğer adıyla iç kafiye olarak bilinen, eserlerdeki cümlelerin sonlarında yer alan ses benzerlikleri şeklinde tanımlanır.

Kitap içerisinden bir örnek vermem gerekirse:

“Sakallar uzamış, moraller bozuk. Siste bir kadın yürür. Işıklar içinde bir çocuk.”

MM (Murat Menteş) Bölümü

Kitap, MM (Murat Menteş) bölümü ile başlıyor. Bu bölümde yazar, kitabın konusu olan Göko ile nasıl tanıştıklarını ve bu kitabı yazmaya onu götüren yolu güzel bir şekilde açıklıyor.

Aslında Göko, gerçekten bir Murat Menteş kitabından fırlamış bir karakter gibi geliyor. İlk olayları okumaya başladığınız andan itibaren, eğer Menteş kitaplarını okumuşsanız, bu adam gerçek olmayacak ilişkiler içine giren bir roman karakteri derdiniz. Sanırım bu yüzden Menteş, bu hikayelerin gerçek olmadığını düşünecekler için kitabın arkasındaki özet kısmına şu sözlerini nakış etmiş:

“Bu romanda anlatılanlar gerçek olmasaydı onları uyduramazdım.” – Murat Menteş

MM (Murat Menteş) bölümü bittikten sonra, Göko/Goku bölümü başlıyor ve esas oğlanımız Göksenin Yıldırım’ın fantastik hayat hikayesine dahil olmaya adım atıyorsunuz.

Kitap bölümleri sırasıyla; MM – GÖKO – BEBE – BABA – ANA şeklinde ilerliyor.

GÖKO/GOKU Bölümü

Göksenin Yıldırım

Diğer isimleri: Goku Sky , Muhammed Ali, Michyeoss – eo , Lei Tian

Lakabı: Göko

Doğum yılı: 1980

Boy: 1.90 m

Meslek: Mimar

İşi: Elite Model Managemet Hong Kong Agency’ ye bağlı top model

Yabancı dil: İngilizce , Almanca , Korece, Mandarin Çincesi , Danca , Fransızca

Faal olduğu yıllar: 2003 – 2011

En büyük arzusu: Türkiye’de tanınmak

Sonuç: Asya-Pasifik bölgesinin [in, Kore, Tayvan , Hong Kong, Japonya, Singapur, Malezya, Brunei , Tayland, Endonezya] meşhur modeli, kendi ülkesinde hiç tanınmamaktadır.

Bölüm başlangıç sayfasından yukarıda gördüğünüz bilgiler önümüze serilerek başlıyor.

Bu bölüm, 2013 İstanbul’da başlıyor. Aslında kitap, böyle tarih ve yer belirterek sık sık başlıklarla, bu yer yer herkesin içinde olmak isteyeceği ya da bazen “yok artık, bu da adamın başına gelmez ya kardeşim!” dediğiniz Göko’nun hayatını gözler önüne seriyor.

Fink kitabının geneli bu şekilde aktığı için hem seci tarzından yazılmış olması hem de sık sık yer ve zamanın değişmesi ilk başlangıçta farklı gelebilir, ancak kısa zaman içinde birkaç bölüm sonrasında duruma alışıyor ve yadırgamıyorsunuz.

Ben bu yazımda, tabii ki tüm kitap içinde olup biteni anlatmayacağım ama değinmek istediğim birkaç olay var.

Göksenin Yıldırım – Fink

Murat Menteş – Göksenin Yıldırım

Göko, anlayacağınız üzere bir model. Kıvanç Tatlıtuğ’un kazandığı güzellik yarışmasında derece alamıyor ve kendini yurtdışındaki ajanlara inşaatlarda arkadaşlarının çektiği resimler ile bir CV oluşturup gönderirken buluyor.

“Neden inşaatlarda?” diyenler olabilir. Eğer yukarıdaki meslek kısmına dikkat etmeyen okurlarımız varsa, Göksenin bey aslında bir mimar.

Bu denemelerden sonra Elite Model Management Hong Kong Agency şirketinin bir modeli olarak Hong Kong maceraları başlıyor. Aslında, Asya ülkeleri demek daha doğru; Singapur, Tokyo, Bangkok, Şanghay ve daha nice ülke şehirlerde çekimler için bulunuyor.

Göko aynı zamanda dini anlamda muhafazakar. Değerlerine yaban ellerde sahip çıkmaya çalışıyor. Camide böylesine ünlü bir manken görenleri şoklara sokuyor. Aslında kendini ve değerlerini kaybetmemek için dini kuralları bir denge unsuru olarak kullanıyor. Tabii modellsiniz, etrafınızda birçok güzel model var ve modellik hayatının zorlukları Göko’nun bu değerleri zaman zaman askıya aldırtıyor. Sofian Bebe gibi bir yakın arkadaşı var, zaten askıya almaması imkansız diyebilirim size.

Model olup namaz kılan birini görmek, birçok iş arkadaşı ve işveren tarafından tuhaf karşılanıyormuş. Örneğin, bir Ramazan günü Göko oruçlu ama kimseye söylemiyor. Olabilecek ağız kokusu için önlemlerini almış ama aklında sürekli “nasıl olacak bu iş” gibi kaygılarla çekime gidiyor. Çekim başlıyor ve çekim partneri çok güzel bir model. Seksi pozlar veriliyor ve kadın modelden Göko’nun kucağında bir poz vermesi isteniyor.Karakterimiz tabi ne yapsa bir yandan oruç elden gidiyor, bir yandan poz vermeye çalışmalar derken yönetmen kısa bir mola verip Göko’yu yanına çağırıyor ve bir sorun mu olduğunu öğrenmek istiyor. Şöyle bir şey söylüyor: “Tamam Göko, gey olduğunun farkındayım. Sana şu an eziyet ediyoruz, biliyorum. Ben de gey’im, seni benden daha iyi anlayan olamaz. O yüzden, bunu bir iş gibi düşün tarzında” onu gaza getirmeye çalışıyor. Göko bu durumu bozmadan çekimleri bitiriyor ve o çok beğendiği model çekim sonunda “Seni çok beğenmiştim, takılırız diye düşünüyordum ama anlıyorum geymişsin, sorun yok şekerim” tarzında bir gidişle kendisine hitap ediyor. İşin kötüsü yönetmen, gey olduğu için akşam karakterimize sarkıyor. Göko’nun bu tarz hikayelerini kitapta bolca bulabilirsiniz ve şunu belirtebilirim, modelimiz geylerden çok çekiyor.

GÖKO’NUN REKLAM YÜZÜ OLDUĞU FİRMALAR

Göko, Asya’nın Kıvanç Tatlıtuğ’u gibi düşünülebilir. Ünlü markaların reklam yüzü olarak tanınıyor. O zamanlar Asya’da bir ülkeye seyahat etsek, ülkemizin milli gururunu her yerde görebilirmişiz. Kitapta Kıvanç’ın karakterimize telefonla aradığı kısımları bulabilirsiniz.

Göksenin Yılmaz’ın o yıllarda reklam yüzü olduğu birkaç firmayı sizlerle paylaşmak isterim: Nokia, Dockers, Samsung, Levi’s, Heineken, Tommy Hilfiger.

Yaşayan Efsane Sofian Bebe

Sofian, Göko’nun en yakın arkadaşı ve birçok maceranın içine birlikte girdiklerini görüyoruz. Sofian tam bir çapkın, hatta çapkından biraz daha öte. O da modellik yaptığı için bir ortamda dansları, sözleri ve fiziksel görünümü ile karşı cinse etkilemekte hiç zorlanmıyor. Göko’nun fazla dini şeyleri kafaya taktığını, hayatın seks olmadan bir anlamının olmayacağını derin sohbetlerinde sürekli işliyor.

Sofian

Size içinde Sofian’ın bulunduğu bir hikaye daha anlatmak isterim ki sevgili çapkınımız neleri başarmış ve Göksenin hangi durumların içine girebilmiş olacağı hakkında kitabı okumak isteyenler için bir örnek olsun.

Bir gün Sofian, Van Damme ile aynı mekandaydı. Evet, yanlış duymadınız, oyuncu Jean-Claude Van Damme’dan bahsediyorum. Sofian onu evine davet eder ve başarır. Evin içinde sadece Sofian, Göko ve Van Damme vardır. Muhabbet derken kapı çalar, Göko açar ve iki eskort kız kapıda belirir. Sofian, Van Damme abimiz evimize gelmiş, ortam biraz yumuşasın diye bu organizasyonu tertip etmiş der. Göko buna kızar ve engel olmaya çalışır, biraz mahcup hisseder, Van Damme’a karşı ama oyuncumuz hiç bozulmaz, eğlenirler hatta kızlardan biri anadan üryan bir hale gelir. O noktada Van Damme ayrılma vaktinin geldiğini söyler ve mekandan ayrılır.

Düşününce böyle bir ortama düşme olasılığınız yüzde kaçtır, bir düşünürsünüz ve vay be, diyebilirsiniz; ama kitap içerisinde öyle olaylar var ki, inanın, ben burada birkaç tanesini daha anlatabilirim ama kitabı okuyacakların keyfini kaçırmak istemem.

FİNK HAKKINDA SON BİR DEĞERLENDİRME

Fink kitabı ile ilgili kısa bir değerlendirme ile yazıyı noktalamak isterim. Fink gerçekten okunuş olarak olay örgüsü olarak kesinlikle farklı bir kitap olmuş. Ana karakterimizin başında geçenler gerçekten çok etkileyici ve inanması güç olaylar ama şöyle düşünürseniz Göko’nun hayat akışı içerisinde bu olayların normal olduğunu anlayacaksınız. Kaç kişi hayatında romanlarını okuduğu yazar ile tanışıp kendi hayatını kitaplaştırabilir? İmkansız gibi geliyor değil mi ama bu hayata geçti.

Kitap okunması kolay, sade bir tarzda yazılmış olması sizi şüpheye düşürmesin. Kitabı bitirdiğimde bende şöyle bir izlenim bıraktı: Vay be! Ne hikayeler ne yaşanmışlıklar! Hayat bazıları için öyle sıradan bir şekilde de geçip gidiyor, ama böyle sıra dışı şekilde de biz yol karşımıza çıkan yol ayrımlarında bazen bu gidişata müdahale edebiliyoruz.

Benim için Murat Menteş denildiğinde hala aklıma “Dublörün Dilemması” ve “Korkma Ben Varım” kitapları gelir. Şu an için Fink onlardan biri değil, ama bu kesinlikle yeniliğe kapalı olduğum ya da bu kitabı beğenmediğim şeklinde anlaşılmamalı. Sadece kitap beni yukarıda adı geçen kitaplar kadar etkilemedi.

Yazımı Murat Menteş’in yazmış olduğu ve Kaan Boşnak tarafından bestelenen “Deplasmanda Plasebo” şiiri ile noktalıyorum.

Kendinize iyi bakın.

YouTube player

Yazarı Tanıyalım

Murat Menteş (d.21 Eylül 1974, İstanbul), Türk şair ve romancıdır.

2009’da yayımlanan Korkma Ben Varım adlı romanı, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından roman dalında ödüle layık görülmüştür.

Eserleri

  • Kuzgun’un Gölgesi(şiir, Yediiklim Yayınları, 1999)
  • Kaosa Mütevazı Bir Katkı(deneme, Şule Yayınları, 2001)
  • Aynalı Barikatlar(deneme, Şule Yayınları, 2003)
  • Dublörün Dilemması(roman, İletişim Yayınları, 2005)
  • Korkma Ben Varım(roman, İletişim Yayınları, 2009)
  • Garanti Karantina(şiir, Sel Yayıncılık, 2010)
  • Ruhi Mücerret(roman, April Yayıncılık, 2013)
  • Antika Titanik (roman, April Yayıncılık, 2018)
  • Derde Deva Randevu (roman, April Yayıncılık, 2019)
  • Derde Deva Randevu 2 (roman, Alfa Yayınları, 2019)
  • Fink (roman, Alfa yayınları, 2021)

                                                          …Yazarın Tüm Yazıları…